Efsanevi katil Karındeşen Jack

Mektupgentr
2 min readFeb 21, 2021

1888 yılında Londra’da meydana gelen cinayetler ile tanınan fakat gerçek kimliğinin kim olduğu bir türlü tespit edilemeyen Karındeşen Jack’in kimliği bu sefer keşfedilmiş olabilir.

Londra Whitechapel bölgesinde sürekli olarak işlediği cinayetler ile tanınan Karındeşen Jack; öldürdüğü seks işçisi kadınların organlarını büyük bir ustalık ile çıkarmasından dolayı kendisinin bir doktor olabileceği düşünülüyor. İki buçuk ay kadar kısa süre bir sürede 18 cinayet işleyen katil, anında kayıplara karışmasından dolayı bu güne kadar kimliğinin bir türlü ortaya çıkmasına engel olmuştur.

Cornwell’e göre bakılacak olursa cinayetlerin asıl sahibi polise yazmış olduğu mektupta kendisini Karındeşen Jack olarak tanıysa bile o kişi dönemin İngiliz — Alman ressamı olarak bilinen Walter Sickert’ten başkası olamaz. Cornwell çalışmalarına ilk olarak 2002 yılında kaleme almış olduğu bir katilin portresi: Karındeşen Jack ismini verdiği kitabı ile başladı.

Kitabın ilkyazım anından bu yana kadar adeta Karındeşen Jack efsanesini tam olarak aydınlatmak için uğraşan yazar, hedefi için farklı alanlarda pek çok uzman ile bir araya gelerek iş birliğine girdi. Yazarın yaptığı iddialara göre sanat camiasında en çok da sanat eleştirmenleri arasında büyük tartışmaların başlamasına neden olurken, kimilerine göre bulunan kanıtlar yeterli gelirken kimilerine göre eksikti.

Karındeşen: Walter Sickert’ın Gizli Yaşamı

Yazar bu güne kadar toplamış olduğu tüm kanıtları Karındeşen: Walter Sickert’ın Gizli Yaşamı ismini verdiği kitap ile ortaya koymuş oldu. Sickert’in çalışmalarına bakılacak olduğu zaman genel olarak kadınlar resmediliyor ve üslup olarak çıplak kadın tasvirleri ile beraber bulanık fırça yardımı ile ayırt etme özelliği ortaya çıkıyor. Catherine Eddowes de Karındeşen tarafından öldürülen seks işçilerinden bir tanesiydi.

Putana a Casa isimli ressamın tablosu ile arasındaki benzerlik ortaya çıkarken ikinci benzerlik de ressamın 1906 yılında yaptığı Le Journal ile karşımızda beliriyor. Mary Kelly’nin yatağında ölü bulunduğu resim ile benzerlik kuran tablo aslında birçok şeyi gösteriyor. Cornwell; “Ressamın pek çok tablosu Greenwich’teki kütüphanemde bulunuyor ve onların yanından her geçtiğimde tüylerim ürperiyor. Bu sebeple yüze yakın tabloyu Harvard ve Yale’e bağışladım.” Sözleri ile dikkatleri çekerken bir yandan başka bu durumu destekleyen kanıtları bulduğunu da iddia ediyor.

--

--